Avukatlar, Kdz.Ereğli Adliyesi önünde Soma’da meydana gelen maden faciası nedeniyle saygı duruşunda bulundu.
Zonguldak Baro Başkanı Ertem: Maden sektörünün yeni bakış ve yorumlarla gelişen teknoloji ürünlerini hayata getireceğine dair beklentilerimizi ifade ediyoruz. Daha insani bir çalışma düzeninin daha iyiye ulaşma yolunda tesis edilmesi için sektörün ve emeğin bütün aktörleriyle planlanması arzumuzu tekrarlarız.
Ereğli Hukukçular Derneği Başkanı Kartal: İnsan yaşamını iş ve işçi güvenliğini en üst düzeyde önemseyen bir hükümet ve özel sektör anlayışı ve politikasıyla hukuk normlarının yaşama geçirilmesi, ölümlerin önünü kesecektir. Birçok ülkede bunun somut örneklerini sayısal verilerle görebilmekteyiz. Devlet, madenlerden elini çekmemelidir. Özel sektörün maksimum kar anlayışla ya da ekonomik zorluklardan dolayı almayı önlemleri aldırmalı, bu konuda etkili denetimi sağlamalıdır.
Zonguldak Barosu üyesi avukatlar, Manisa’nın Soma ilçesi’nde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden işçiler için Kdz.Ereğli Adliyesi önünde saygı duruşunda bulundu. Baro yöneticilerinin de arasında bulunduğu avukatlar, saat 12.00’de cübbelerini giyerek, adliye önünde toplandılar. Zonguldak Baro Başkanı İbrahim Kerem Ertem, “Maden faciası sonrası 200’ü aşkın madencimizin vefat etmesi, onlarca madencimizin yaralanması bizlerin yüreğine kor düşürmüştür. Şehitlerimize Allah’tan rahmet ve ailelerine sabır ve başsağlığı, yaralı madencilerimize de acil şifalar dileriz” dedi.
BEKLENTİLERİ İFADE ETTİ
Zonguldak şehrinin bu derin acıyı yüreğinde ve hafızasında daha önce bölgede yaşanan maden faciaları gibi sıcağıyla yaşadığını söyleyen Ertem açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Maden sektörünün yeni bakış ve yorumlarla gelişen teknoloji ürünlerini hayata getireceğine dair beklentilerimizi ifade ediyoruz. Daha insani bir çalışma düzeninin daha iyiye ulaşma yolunda tesis edilmesi için sektörün ve emeğin bütün aktörleriyle planlanması arzumuzu tekrarlarız. Milletimizin başı sağolsun”
“HER DAİM GÖREVE HAZIRIZ”
Kdz.Ereğli Baro Temsilcisi ve Hukukçular Derneği Başkanı Tayyar Kartal da maden kazalarının teröre dönüştüğünü belirterek, “Bu coğrafyanın kaderi değil bu. Devlet madenlerden elini çekmemelidir. Özel sektörün maksimum kar anlayışıyla ya da ekonomik zorluklardan dolayı almadığı önlemleri aldırmalı, bu konuda etkili denetimi sağlamalıdır. Soma’daki kardeşlerimizin acılarını paylaşıyoruz ve bu konuda gerekli sorumluluklarımızı yerine getirmekten çekinmeyeceğiz. Bizler hukukçular olarak hukuk ve adalet için her daim göreve hazırız” dedi.
HERŞEYİN MÜBAH GÖRÜLDÜĞÜ…
Kartal yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Madendeki babamın, kardeşimin, oğlumun, yârimin elleri gibi kapkara birgün Mayısın onüçü. Sabah aydınlığında evinden çıkıp geceye yer altında giren, akşam karanlığında sokak lambalarını gündüzün aydınlığı sanıp onunla avunan madencim. Evine geldiğinde, çocuğunun, anasının, babasının, kardeşinin, yârinin gözündeki ışıkla dünyayı görebilen madencim. Maliyetleri azaltmak adına herşeyin mübah görüldüğü, insan yaşamının hiçe sayıldığı, emeğin son damlasına kadar sömürüldüğü, çocuk yaştaki işçilerin kayıt dışı ölümüne çalıştırıldığı, insanlık dramının kadere ve yazgıya bağlanmaya çalışıldığı bir ülkede, yerin metrelerce altında, yaşamı pamuk ipliğine bağlı çalışmak zorunda bırakılan madencim. O katran karası elleriyle, bembeyaz pamuk ipliğine tutunamayan, tutundurulamayan madencim. Şairin dediği gibi öyle ölüler vardır ki, ben onları düşününce, vakit olur, yaşadığımdan utanırım.
“HİÇ KİMSE ÖLÜMÜ HAK ETMİYOR”
Bu coğrafya maden ölümlerine alışık, ölüme ne kadar alışılabilirse. Ancak bu coğrafyanın kaderi değil teröre dönüşen maden kazaları, hiçbir coğrafyanın, hiçbir insanın kaderi olmadığı gibi, hiçkimse ölümü hak etmiyor, hele hele maliyetleri azaltma uğruna maksimum kar uğruna alınmayan önlemlerin, gereğince yapılmayan denetlemelerin kurbanı olmayı hiç kimse hak etmiyor. Yaklaşık 20 yıl önce ILO tarafından kabul edilen 176 nolu sözleşme, birçok gelişmiş gelişmemiş ülkelerce imzalanmış olmasına rağmen halen Türkiye tarafından imzalanmadı. Bu sözleşme madenlerle ilgili hükümetlerle ve işverenlere maden işçilerinin yaşamları ve iş güvenliği için hayati öneme sahip yükümlülükler getirmektedir. Böylelikle maden kazalarının ve maden ölümlerinin sıfıra indirilmesi hedeflenmiştir.
“TEK BAŞINA MÜMKÜN DEĞİL”
Hiç şüphesiz, bir sözleşmeyle bir yasa yönetmelik maddesiyle ölümlerin önüne geçmek tek başına mümkün değil. Ancak insan yaşamını iş ve işçi güvenliğini en üst düzeyde önemseyen bir hükümet ve özel sektör anlayışı ve politikasıyla hukuk normlarının yaşama geçirilmesi, ölümlerin önünü kesecektir. Birçok ülkede bunun somut örneklerini sayısal verilerle görebilmekteyiz. Devlet, madenlerden elini çekmemelidir. Özel sektörün maksimum kar anlayışla ya da ekonomik zorluklardan dolayı almayı önlemleri aldırmalı, bu konuda etkili denetimi sağlamalıdır. Bu konudaki hukuk normlarının yaşama geçirilmemesi nedeniyle canların gittiğine tanık olduk ve tanık oluyoruz hergün. Soma’daki kardeşlerimizin acılarını paylaşıyoruz ve bu konuda gerekli sorumluluklarımızı yerine getirmekten çekinmeyeceğiz. Bizler hukukçular olarak hukuk ve adalet için her daim göreve hazırız.
“YÜREĞİMİZ İÇİN İÇİN YANAR”
‘Çizmelerimi çıkartayım mı? Sedye kirlenmesin’ diyen madencim. Sakın çıkarma o çizmeleri, insanlığımız yanar, umutlarımız, yarınlarımız yanar. Çıkardığın kömür gibi alev alev kor kor için için yanar yüreğimiz, yanar bu dünya madencim. Gözümüzün önünde yok oluşunu, acılarını, haykırışlarını, gözyaşlarını, bitişini göremediğimiz, duyamadığımız mademcim. Senin kara olan yalnız, ellerindi ve bunun da çaresi vardı. Peki bizim gözümüzün önündeki karanlığın çaresi var mı madencim? Biz seni göremedik, duyamadık, hissedemedik ama sen bizi gör, duy ve hisset. Çok mu şey istiyoruz senden? Hakkını bize helal et madencim”