Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş Sendikası Yöneticileri ile üyeleri Atatürk Anıtı önünde bir araya gelerek Milli Milli Eğitim Temel kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısına tepki gösterdi.
Milli Eğitim Bakanlığı Temel Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısına Türkiye genelinde olduğu gibi Kdz.Ereğli’de de tepki gösterildi. Atatürk Anıtı önünde Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş Sendikası yöneticileri ile üyeleri bir araya geldi, iktidara sert tepki gösterdi. 17 Aralık yolsuzluk sürecine sıklıkla vurgu yapılan etkinlikte öğretmenler slogan atarak kanun tasarısının geri çekilmesini istedi.
“DENETİM İÇİN DÜĞMEYE BASTI”
Eğitim-Sen Kdz.Ereğli Temsilcisi İbrahim Koç, kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasını, iş güvencesinin hedef haline getirilmesini ve eğitim yöneticilerini tasfiye planını kabul etmediklerini bildirdi. Anıt önünde konuşan Koç, “17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında yıllardır kader ortaklığı yaptığı kesimlerle arası bozulan siyasi iktidar, ülkeyi hızla otoriterleştiren, yasama, yürütme ve yargıyı büyük ölçüde kendi iktidarının denetimine alan yasal düzenlemelerin ardından eğitim sistemini tamamen denetimi altına almak için düğmeye basmıştır. Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi sürecinde gündeme gelen ancak içerdiği değişiklikle eğitim sisteminde büyük bir alt üst oluş yaratması kaçınılmaz olan, “Milli Eğitim Temel Kanunu ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı” eğitimde yaşanan sorunları daha da derinleştireceklerdir. Eğitim sisteminin acil çözüm bekleyen onlarca sorunu olmasına rağmen hükümet yangından mal kaçırır gibi hazırladığı bir torba yasa ile eğitim bir kez daha kendi çıkarları ve siyasal hedefleri doğrultusunda yeniden biçimlendirmek istemektedir.
“GÜVENSİZLİĞE MAHKUM EDECEKTİR”
AKP iktidarı meclisten hızla geçirmek istediği bu yasa tasarısı ile ataması yapılmayan binlerce öğretmenimizi bir kez daha güvencesizliğe mahkum etmek istemektedir. Bin bir zorlukla eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlere KPSS yetmezmiş gibi şimdi de yeni bir sınav getirilmek istenmektedir. Bugüne kadar yaşananlar Eğitim-Sen’in eleştiri ve itirazlarında ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Siyasi iktidarın tüm toplumu ve eğitim sistemini kendi siyasal ideolojik çizgisinde yeniden biçimlendirme uygulamalarına karşı dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de aynı kararlılıkla duracağımız bilinmelidir. Eğitim-Sen olarak dün olduğu gibi bugün de eğitimde ırkçı, gerici, piyasacı uygulamalara ve siyasal kadrolaşma girişimlerine iş güvencemizin gasp edilmesine karşı sessiz kalmayacağımız bilinmelidir. TBMM’ye sunulan kanun taslağına karşı mücadeleyi ortaklaştırmak için sendika ayrımı yapılmadan bu düzenlemeden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenecek bütün eğitim ve bilim emekçilerini birlikte hareket etmeye ve hükümetin baskıcı, otoriter ve dayatmacı politikalarına hep birlikte dur demeye çağırıyoruz”
“MADENCİ ÇOCUKLARININ ÜNİVERSİTE OKUMASI ZORDUR”
Türk Eğitim-Sen Kdz.Ereğli Temsilcisi Tayfun Öztürk, Bakanlığın Milli Eğitim Temel Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapma girişimi eğitim teşkilatının içine yerleştirilmiş bir bomba olduğunu söyledi. Bombanın sahibinin AKP olduğunu kaydeden Öztürk konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Zonguldak bir madenci kentidir. Madencinin çocuklarını üniversitelerde okutması zordur. Her türlü maddi ve manevi zorluklara rağmen çocuk okutmanın manevi havasıyla bu kentin çocukları memleketimin diğer yerlerinde çiftçi çocukları, işçi çocukları, okutulmuştur. Eğitim fakültesini bitiren çocuklarımız öğretmen olmuşlardır. Binbir güçlükle okuyup öğretmen olan kardeşlerimiz yine binbir güçlükle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştır. Ancak hala atanamıyorlar. Onca yıl okuyup işsiz kalmak ne demek! Herkes bunu anlayamaz, çünkü bu dönemde bazılarının ayakkabı kutularında yıkılan hayalleri var. Bazılarının ayakkabı kutularında ise milyon dolarlar, bazılarında ise gemicikler var. Herkes bunu anlayamaz. Yaklaşık 300 bin öğretmeni istihdam edemeyen hükümet MEB yasa Tasarısı ile öğretmen adaylarımıza bir sınav ve sözlü mülakat engeli çıkartıyor. Sözlü mülakat ne demek, ne sözlüsü bu? Sözlünün mevzuattaki açıklaması kulağınıza gelen ses gibi duyduğunuz gibidir. Hakikaten bambaşkadır.
MANKURT İŞKENCESİ
MEB Yasa Tasarısı meclisten geçerse Ankara’daki Milli Eğitim Bakanlığında yaklaşık 300 kişi daha görevden alınacak ve bunlar bankamatikten maaş çekmeye devam edeceklerdir. Devletin parası şahsi kaprisler hevesler uğruna çarçur edilmektedir. Miteolojide mankurt diye bir işkence yöntemi vardır. Kişinin kafası kazınır kazınmış kafayla ıslak deri giydirilir, kişi öylece güneş altında bırakılırmış. Deri kurudukça gerilir gerilen deri kafayı sıkıştırır inanılmaz bir acı verirmiş. Kişi zamanla hiçbirşey düşünemez, algılayamaz, cevap veremez hale gelir, aklını yitirirmiş, işte hükümetin ve MEB’in eğitim çalışanlarına layık gördüğü muamele budur. Öğretmene mankurt muamelesi yapan zalimler, size teslim olmayacağız, size yenilmeyeceğiz. Bizler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikri hür vicdanı hür öğretmenleriyiz. İnadına çok daha çok düşünecek inadına daha çok cevap verecek inadına hür zihinler yetiştireceğiz. Türkiye’nin her yerinde ve buradan hükümete sesleniyoruz, her evde enaz bir öğrenci var, her öğrencinin de enaz bir öğretmeni var. Bugün öğretmenler huzursuz o halde öğrenciler de evler de huzursuzdur. Türkiye’yi huzursuz etmeye kimsenin hakkı yoktur”
EZBERE DAYALI SİSTEM
Eğitim-İş Sendikası Kdz.Ereğli İlçe Temsilcisi Cengiz Başaran da konuşmasında, iktidarın öğretmeni olmayacaklarını vurguladı. Başaran konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve birçok plansız uygulamalar sonucunda eğitim sistemimiz çökertilmiştir. AKP’nin 12 yıllık iktidarı süresince, orta ve yüksek öğretime geçişte eleyici, ezbere dayalı, elit bir geçiş sistemi desteklenmiş, dershanecilik teşvik edilmiş ve çözüm olarak ortaya atılmıştır. Ekonomik alanda olduğu gibi önce boz sonra özelleştir anlayışı şimdi de en temel insan hakkı olan eğitimde gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Eğitim tarihinin en büyük tasfiyesine yol açacak, özelleştirmeci ve yerelleştirmeci yasa tasarısının bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaşması beklenmektedir. Bugün Meclis’te görüşülecek yasa tasarısı ile sayıları 100 bini bulan yönetici kadroları görevden alınacak, 4 yıl kısıtlaması ve valilere hiçbir kriter gözetmeksizin sadece yandaş yönetici atama yetkisi verilerek iktidarlarla gelen ve giden kadrolar oluşturulacak, işletmeye dönüştürülen eğitim kurumları çökertilerek CEO’ların atanmasının alt yapısı oluşturulacak.
“İŞ GÜVENCESİ YOK EDİLECEKTİR”
Düzenleme ile öğretmenlerin iş güvencesi de yok edilecektir. Tasarıda, aday öğretmenlerin en az bir yıl fiilen çalışması ve performans değerlendirmesine göre başarılı olma şartlarını sağlamak kaydıyla, yapılacak yazılı ve sözlü sınava girmeye hak kazanacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme ile aday öğretmenlerin asil kadrolara geçişi zorlaştırılmaktadır. Yani siyasi iktidar istemediği öğretmenin stajyerliğini kaldırmayarak cumhuriyetin değil iktidarın öğretmenini yaratacaktır. Rüşvet ve yolsuzlukla anılan AKP iktidarı, bir yandan peşpeşe çıkardığı yasalarla yolsuzlukların üstünü kapatmaya çalışırken bu yasa tasarısı ile de uluslar arası sermayeye göz kırpmaya devam ederek iktidarını sürdürme çabası içerisindedir. Milyonlarca yurttaşımızın akşam evine ekmek götürme, çocuğunu okutma kaygısını taşıdığı bir süreçte trilyonlarca parayı ayakkabı kutularında saklayan, bavullarda taşıyarak sıfırlamaya çalışan siyasal iktidarın ve başbakanın bırakın yasa çıkarmaya bir gün bile iktidarda kalmaya hakkı yoktur. Artık hükümetin meşruiyeti de kalmamıştır. Bu nedenle uzun mücadeleler sonucu kazanılan eğitim hakkının yerelleştirilerek özelleştirilmesine karşı, parasız, bilimsel ve kamusal eğitim mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Ayrıca yolsuzluk ve rüşvete bulaşmış bu iktidara karşı da Eğitim-İş olarak demokratik zeminde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz”
Atatürk Anıtı önünde çeşitli slogan atan döviz açan öğretmenler ve sendika üyeleri olaysız bir şekilde dağıldılar.
Ben de eğitimciyim ama isyan etmiyorum. haber başlığı abartılmış olmalı